Hadi ben kaçtım

Malum Bodrum'a bisikletle gidiyoruz. Sosyal medya marifetiyle duyurularımızı, paylaşımlarımızı da yaptık. Derli toplu bir tur için hemen hemen her şeyimiz hazır sayılır. Ekibi beşe tamamlayan arkadaşlarım antrenmanlarını yapmaya devam ediyor ve birlikte gün sayıyoruz.

Başından beri beni takip edenler biliyor olsa da merak edip güncemi yeni ziyaret edenler için kısa bir özet geçme gereği duydum. Çünkü tura dair paylaşım, söylem veya eylemimizde burayı referans gösteriyoruz. 8 aydır pedal basan biri olarak bu güncenin aslında bisikletle uzaktan yakından alakası olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.

Benim derdim başından beri başımı kaldırdığımda ufuk görebilmek

Hadi Ben Kaçtım, İstanbul'dan taşınmaya çalışmamla alakalı süreci anlattığım bir günce. Nasıl pek çok insan güneye yerleşip küçük bir kafe açma hayali kuruyorsa ben de 2003'ten itibaren yeni bir hayat alternatifi hakkında planlar yapmaya başladım. Önceleri gidip gelmeli, yazlık mantığında bir kurgu için hazırlık yapıyordum. Sonrasında hayat kendi borusunu öttürdü. Ben de buna göre hareket eder oldum. Şimdi ise tam zamanlı olarak Bodrum'a yerleşmenin arifesindeyim. Şu son 6-7 senede yaşadıklarımın şekillendirdiği hayatım, ciddi kırılma noktalarını geride bıraktı. İşte tüm bu detayları güncenin içinde bulmak mümkün.

Bisikletle Bodrum'a gitme fikri ise bir akşam ofisten eve yürürken aklıma geldi. Geride bıraktığım inişli çıkışlı yolculuğun bir metaforuydu ve aynı fikre yüklediğim anlam tam da bir bisikletin taşıyacağı kadardı. Şubat ayında ateşlenen fitilin hikayesini önceki yazımda paylaşmıştım.

Yola çıkacak ekibin bir araya gelmesi ise mevsim geçişleri gibi olağan ve doğal oldu. Bodrum'a bisikletle gitmenin akıllıca olup olmadığını sormak üzere aradığım çocukluk arkadaşım Alp, bana bu turda eşlik etmeyi kabul eden ilk kişi oldu. Ardından bisikletimi aldığım Alperen ile tanıştım. Hikayemi Alp'ten zaten dinlemişti ve tura katılmak istemesi beni çok mutlu etti. Deniz esintisi gibi sakince ekibe dahil olan Emre'yi ise son ana kadar hiç görmedim, tanışmadım ama bir fazla olduğumuzu bilmek hiç de fena olmadı. O sırada Ağrı dağında bulunan Tafa ise günceden öğrendiği yolculuğumuza katılmak için telefonuna sarıldığında, henüz bu ekibe dahil olmuş olduğunu bilmiyordu. Tura katılması karşılığında benim de ondan bir nefes almasını isteyeceğimi bilemezdim.

Tura çıkacak ekibi böyle çizdim.

Turdan notları elbette bu günce de paylaşacağım, nihayetinde benim kaçış hikayemin sonunu bağlıyor ama aynı zamanda yeni hikayemin başlangıcına koyu bir imza atıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bu da geçer Ya Hu

Ege kralı…

Bodrum’da 1 yılın ardından